Toka (sarayda, Samirina’nın odası)

İlk bölüm: büyük takı atölyesi meydanı
İkinci bölüm: saraya giden yol

Panora kendisini bile şaşırtan bir zarafetle Samirina’nın boynuna dolanmıştı. Midye ana Gulama Samirina’nın göğüslerinin arasına yerleşmiş ve burada durduğu sürece asla uyumayacağına dair kendisine söz vermişti. Kolyeyi oluşturan her bir canlı için artık yeni bir hayat başlıyordu. Ama Samirina için birazdan başlayacak akşam yemeği, gerçek bir eziyetti.

Sarayda verilen akşam yemeklerinde genellikle krallığın önemli işleriyle uğraşan yakın akrabalar ya da babasının özel olarak davet ettiği saygın Artene yurttaşları bulunurdu. Babası ile başbaşa yedikleri yemeklerin her birini, çok özel anılar olarak belleğinde saklardı Samirina. Annesinin hayatta olduğu o masal günlerini ise, unutmamak için uğraşırdı.

Bu akşam, büyük ziyaretin öncesindeki son akşam yemeklerinden biri veriliyordu. Günlerdir Artene ülkesine gelecek konuklar hakkında konuşuluyor, yorumlar yapılıyor, beklentiler ve kuşkular dile getiriliyordu. Samirina bu telaştan uzak durmaya çalışsa bile, her akşam kendisini o masada ve o tartışmaların ortasında buluyordu. Açıkçası, artık tek kelime bile duymaya tahammülü kalmamıştı! Ablalarının aksine Samirina yönetim sorunlarından, saray politikasından ve güç savaşlarından hiç hoşlanmazdı.

Ablaları aklına geldiğinde Samirina hep şükretme ihtiyacı duyardı. Duyduğu öfkeyi eğer Haldeni gibi alenen kızarıp yeşererek belli etmeye meyilli bir teni olsaydı, şimdiye kadar o ten, kesinlikle o iki cadı tarafından yüzülüp eline verilmiş olurdu. Hem de büyük bir sevgi göstergesi olarak. Çünkü Palin ve Manu, Samirina’yı her şeyin ötesinde bir adanmışlıkla severlerdi. Kral ve kraliçenin bir yıl arayla doğan kızları uzun yıllar sonra gelen kardeşlerine annelerinden geriye kalan son anı olarak sahip çıkmış ve onu Artene ülkesinin en değerli hazinesi olarak görmüşlerdi. Ancak bu hazineyi korumak için buldukları yöntemler, Samirina’nın artık canına yetmişti. Yetmişti yetmesine ama yine de Samirina’nın gönlü ablalarına karşı çıkmaya el vermezdi. Annesiydi onlar, öğretmeniydi.. ve daha bir çok şeyiydi.

Ayrıca biliyordu ki, eğer biraz daha yeni kolyesiyle oyalanırsa bu iki sevgili varlık az sonra kapısına dayanacaklardı. Aceleyle saçlarını taradı, Haldeni’nin zamanında annesi için yaptığı şatafatlı tokalardan biriyle tepesinde topladı ve tam kapıyı açtığı anda, babasını karşısında buldu. Aniden açılan kapının ardında Artene kralı Venet tüm haşmetiyle ve bir eli havada kalakalmıştı.

Samirina bu defa çok ileri gittiğini düşündü. Demek ne kadar geç kalmıştı ki, kapısına dayanan bu sefer kral babası olmuştu. Yüzüne hemen mahcup bir gülümseme yerleştirdi ve “özür dilerim baba, ben de şimdi geliyordum zaten” dedi. Ancak Venet’te kızının söylediklerini duyduğuna dair bir belirti yoktu. Tek yaptığı, içeri girip kapıyı arkasından yavaşça kapatmak oldu.

Samirina bu ifadeyi taa çocukluğundan beri tanırdı. Bu ifade “çok önemli şeyler söyleyecek adam” ifadesiydi. Ve ne zaman ortaya çıksa, yanında Samirina’yı sıkıntıdan patlatacak şeyler getirirdi. Bu durumda yapılacak tek şey sadece kaderine razı olup dinlemekti. Zaten babası da kızına oturmasını işaret ediyordu, en ciddi haliyle. Yatağının kenarına ilişen Samirina, her önemli söylev sırasında yaptığı gibi karşısında bir aşağı bir yukarı dolanmaya başlayan babasını dinlemeye koyuldu. Dinledikçe anladı ki, kral Venet’in söyledikleri çok önceden düşünülmüş, üzerinden defalarca geçilmiş ve iki ablanın karşısında yapılan provalarla mükemmele yakın hale getirilmiş bir tür kraliyet bildirgesiydi.

Kralın söylevini en az Samirina kadar dikkatle dinleyen midyeler duyduklarını nasıl olup da kendilerine saklayacaklarını düşünürken, onları taşıyan Panora şaşkınlığın getirdiği unutkanlıkla, Samirina’nın boynundan kaymaya başladı. Tam düşmek üzereyken, Gulama’nın dürtüklemesiyle kendine geldi ve eski halini aldı. Gulama ise, saraya geldiğinden beri ilk defa bir başka kız için endişelenmeye başlamıştı. Artene kralı Venet’i dinlemiş ve aklından geçen tek şey “zavallı Samirina!” olmuştu. Devamı gelecek muhtemelen..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder